İş Bankası GM Bali: Türkiye ekonomisi kendisini tamir edebilen bir ekonomidir

26.02.2021 06:25
İş Bankası GM Bali: Türkiye ekonomisi kendisini tamir edebilen bir ekonomidir


İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, pandemi sürecinde
karşılanamayan ihtiyaçların ve ertelenmiş taleplerin devreye
girmesinin söz konusu olduğunu ifade ederek, “Pandemi sürecinde olumlu
gelişmelerle ve aynı zamanda risklerin başarılı bir şekilde
yönetilmesi, yabancı sermaye hareketlerinin de hızlanması suretiyle
daha yüksek büyümelere ulaşmak mümkündür” dedi.
BloombergHT TV’de katıldığı canlı yayında ekonomiye ve bankacılık
sektörüne dair açıklamalarda bulunan Bali, Türkiye’de artık parasal
politikalarda bir normalleşme, sadeleşmenin görüldüğünü, doğrudan
politika faizinin enstrüman olarak benimsendiği, yerli, yabancı bütün
paydaşların nelerin uygulandığını gördüğü bir tablonun ortaya
çıktığını söyledi. Merkez Bankası’nın da bu konuda özellikle Bakanlık
ile koordinasyon içinde enflasyonda kalıcı bir düşüş görülmeden
parasal duruşun değiştirilmeyeceği, gevşetilmeyeceği yönündeki
beyanlarının önemli olduğunu vurgulayan Bali, “Bu sadece beyanda da
kalmadı. Bana göre önemli olan kısmı o. Sadece söylem değildi, eyleme
de döküldü. Nitekim politika faizi, Kasım ayında %15, Aralık
toplantısıyla %17 ile bir noktaya getirildi. Bunlar piyasalarda,
yatırımcılarda ve piyasa göstergelerinde olumlu bir hava yarattı.
TL’nin çok hızlı değer kaybından sonra, bu kayıpların bir kısmını geri
almasıyla etkilerini görmeye başladık” diye konuştu.
Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık oranlarını 200 baz puan
artırmasıyla ilgili de Bali, bunun da Merkez Bankası’nın
açıklamalarına paralel bir gidişatın sürdüğünü göstermesi açısından
önemli olduğunu söyledi. Bali, “ Ben bunun, daha çok, benimsenmiş olan
politika setinin içinde uygun tarzda seçilmiş enstrüman olduğunu
görüyorum. Tutarlılık devam ediyor” yorumunu yaptı.

“Parasal sıkılaştırma işlevini görüyor”

Bankalar olarak, bu politika setinin uygulamalarında, ekosistemin
doğal sorumlu bir parçası gibi hareket etmek durumunda olduklarının
altını çizen Bali, şöyle konuştu: “Bizim birlikte hareket etmeyi
başarabiliyor olmamız lazım. Bu koordinasyonun şu ana kadar
ziyadesiyle var olduğunu düşünüyorum. Şu anda ben şahsen
uygulamaların, verilen mesajların sadece sözel düzeyde değil, bizzat
uygulamalarının da bu paralelde yürüdüğünü görüyorum. Ama şurası
önemli ciddi sorunlarımız da var. Bunların çözülebilmesi için biraz
da hızlı başarılara, çabuk elde edilmiş kazanımlara ihtiyacımız var ki
hem kredibilitemizi koruyalım hem cesaretimiz daha fazla artsın hem de
bu politikaların sürdürülebilirliği oluşsun. Çünkü pandemi dahil
birçok zorlayıcı faktör bir arada. Onun için özellikle bu yılın ikinci
yarısındaki performansı önemli görüyorum.”
Kurlarda iki gündür yaşanan hareketliliğe ilişkin de Bali, “Ben
bunun biraz düzeltme ihtiyacıyla da örtüştüğünü düşünüyorum. Çünkü
kolay değil, 8,50’lerden buraya geldik. %18-20 civarında değer
kazandı. Onun için buradaki hareket biraz normal. Piyasalarda bunlar
olur. Günlük hareketler üzerine de bu kadar çok görüş bina etmememiz
gerektiğini düşünüyorum. Bu tür hareketlerin, reel bir ekonomik
bozulmaya işaret edip etmediği ya da ondan kaynaklanıp
kaynaklanmadığına dair bir kanaat veya tespit önemli. Ben şu anda öyle
bir şey görmüyorum. Şu ana kadar parasal sıkılaştırma işlevini
görüyor” ifadelerini kullandı.
Kasım 2020 sonrasında özellikle gerçek kişilerin döviz satmaya
başladıklarını, satma eğilimine girdiklerini, tüzel kişilerin döviz
alımında bir yataylaşmanın söz konusu olduğunu belirten Bali,
“Dolayısıyla normalleşmeyi görüyoruz” dedi.

“Ekonomik aktivitede toparlanma devam ediyor”

Öncü göstergelerden şu anda ekonomik aktivitedeki toparlanmanın
devam ettiğinin görüldüğünü vurgulayan Bali, kurum olarak %3,5
düzeyinde bir büyüme öngördüklerini aktardı. Pandemi sürecinde
karşılanamayan ihtiyaçların ve ertelenmiş taleplerin devreye
girmesinin söz konusu olduğuna dikkat çeken Bali, “Pandemi sürecinde
olumlu gelişmelerle ve aynı zamanda risklerin başarılı bir şekilde
yönetilmesi, yabancı sermaye hareketlerinin de hızlanması suretiyle
daha yüksek büyümelere ulaşmak mümkündür” dedi.

“Serbest piyasa ilkelerinden sapmamalıyız”

Kontrollü bir şekilde ekonomik aktivite ivmelendiğinde sorunların
çözüleceğinin altını çizen Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz
bunları yönetebilecek seviyelerdeyiz. Yeter ki operasyonel ortam,
finansal istikrar, iş yapma biçimimizi etkileyen ortam kötüleşmesin,
kontrol edilemez halde olmasın. Burada da en önemli şey, kurum ve
kurallara dayalı çalışmayı, sürekli prensip haline getirmek ve serbest
piyasa ilkelerinden asla sapmamak. Serbest piyasa ilkelerinden
saptığınız zaman, kısa sürede sonuç verdiğinde, bir takım olumlu
şeyler oluyor gibi düşünebiliriz. Ama o sapmalar, uzun dönemde tahrip
edicidir. Esas önemli olan şudur kısa süre içerisinde sonuç vermiyor
diye yargılamaksızın tahammüllü bir şekilde uygulamalarımızı
sürdürebilmek. Şu anda içinde bulunduğumuz tablo bu. Hep beraber
bunları çözebilmek için akıl koymalıyız ve bu ilkelerden de
sapmamalıyız.”

“Faiz epey yan etkileri olan enstrümandır, hiç ihtiyaç olmamasını
temenni etmek lazım”

Adnan Bali, faizle ilgili değerlendirmesinde de faizin tek başına
bütün sorunları çözecek sihirli bir enstrüman olduğunu düşünmediğini
ifade ederek, şu yorumu yaptı: “Hatta epey yan etkileri olan bir
enstrümandır. Faizin, ihtiyaç olmamasını hep temenni etmek lâzım.
Finansman maliyetlerini artırıyor, yatırım saikini azaltıyor,
yatırımların fizibilitesini zayıflatıyor, hane halkının, güçlük içinde
olan KOBİ’lerin, büyük işletmelerin ödeme kabiliyetleri üzerinde
olumsuz etkiler yapıyor. Hatta bankacılık sistemine de büyük bilanço
zararları veriyor. Bizim yüksek faizi benimsediğimiz ve istediğimiz
gibi yaygın bir düşünce var. Aslında hiç de öyle değil. Çünkü şu
gerçek unutuluyor biz sadece faiz tahsil etmiyoruz, aynı zamanda faiz
ödüyoruz. Yüksek faiz, bizim maliyetlerimizi de yükseltiyor. Net faiz
marjımızın en genişlediği dönem, faizlerin düştüğü dönemdir. Zaman
zaman faiz konusunda iş dünyasıyla, reel kesimle bankacılık sistemi
arasında bir çıkar çatışması var gibi anlaşılır ama aslında yoktur.
Sanayici, faiz artışı karşısında bizim durumumuzu anlamak istiyorsa,
en çok kullandığı hammaddenin ya da girdinin fiyatı kısa süre içinde
yükseldiğinde ne hâle geliyorsa, biz de bilançoda o hâle geliyoruz.
Dolayısıyla arzu etmemiz mümkün değil. Bize tek zararı bu da değil.
Kredi verdiğimiz tarafların ödeme gücünü zayıflattığı oranda,
bilançomuza oradan da bir tahribat geliyor. Ağustos 2018’de faizi
kemoterapiye benzetmiştim. Keşke almak zorunda kalmasanız ama vücudun
bağışıklık sistemini dahi tehdit edecek şekilde sağlıklı hücrelere
zarar vermeyi göze alabiliyorsunuz. Keşke bunları alma gerekleri
doğmasa, biz de hep beraber finansal istikrarın içinde işlerimizi daha
iyi yapabilme imkânı bulabilsek.”

“Kısa vadeli bilanço gereklerimizle çelişse de bu döneme özgü
yapıcı tarzda hareket etmeliyiz”

Bu dönemde bankaların da kredi, mevduat ve fiyatlama
politikalarında yapıcı bir tarzda ve parasal sıkılaştırmaya uygun
hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Bali, “Bundan kastım şu kısa
vadeli bilanço gereklerimizle çelişse dahi bunu yapabilmek lazım.
Özellikle yılın ilk yarısı için, ikinci yarıyı riske etmemek için…
Peki, bu, bilanço gerekleriyle çelişse dahi hissedar değeriyle çatışır
mı? Hayır, çatışmaz. Bir çeyrek, iki çeyrek ekonomik faaliyet yürüten
müesseseler değiliz. Bizim için önemli olan kısa vadeli bilanço
gerekleri uğruna orta, uzun vadeyi riske etmemektir. Asıl o kısa
perspektiflilik demektir. Onun için de hissedar değeriyle hiç
çelişmez” diye konuştu. Bali, iç talebi canlandıracak ve enflasyonist
etki yapabilecek olan kredi türlerinde kontrollü bir gidişatı
benimsemek gerektiğini belirtti.

“Önemli olan sorunları çözebilme kabiliyeti, dinamizmi”

Adnan Bali, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakış açısına dair
de şu değerlendirmeyi yaptı: “Epey bir süreden bu yana açıkçası,
yabancılarla olan temaslarımızda geçmiş yıllarda olduğu kadar sağlam,
tutarlı, rahat, özgüvenli bir tablo sunamıyorduk. Gerçekçi konuşmak
lazım. Bunun bir kısmı uluslararası konjonktürde ortaya çıkan
problemlerden kaynaklanıyordu. Buna ilave olarak, bizim Türkiye olarak
bazı uluslararası mutabakatsızlıklarımız var. Bunlar bir sorun değil,
bunlar bu ülkenin iddiası. Netice olarak onların bedeli olmak
durumunda ve olacak. Siz de zaten o nedenle o mücadeleyi veriyorsunuz.
Bu mutabakatsızlıkların da yarattığı zorlayıcı unsurlar var. Bütün
bunların üzerine pandemi geldi. Bir de tabii bizim yaptığımız
yanlışlar var. Bütün resim, bizim yanlışlarımızla birleşince durumu
sıkıntılı hale getirdi. Ama biz hep şunu anlattık Türkiye ekonomisi
kendisini tamir edebilen bir ekonomidir. Bunun çok önemli bir hadise
olduğunu düşünüyorum. Her durumda sorunlar olabilir. Önemli olan
sorunlar çıktığında çözebilme kabiliyetinin, çözebilme dinamizminin
olmasıdır. Türkiye’de bu dinamizm vardır. Bu defa geçmiştekilerden
farklı olarak maalesef pandemi, Türkiye’nin kendi ekonomik
dinamizmiyle bu süreçleri tamir etme imkânını elinden aldı. Onun için
bundan sonraki aşılama süreci dâhil pandemi sürecindeki gelişmeleri
çok kritik görüyorum. Bu, bize yeniden o tamirat sürecine imkân
verecek diye düşünüyorum.”

“Oluşan tahribatları tamir edeceğiz, çare budur”

Geçmişte Türkiye ekonomisini birçok bakımdan koruyan önemli
özellikler bulunduğunu ve bunların Türkiye’yi kendi ülke gruplarında
olumlu yönde ayrıştırdığını vurgulayan Bali, “O dönemlerde biz
reytingimizin gerektirdiğinden daha düşük CDS seviyelerine
erişebiliyorduk. Ya da daha yüksek reytingli ülkelerin CDS seviyeleri
ile aşağı yukarı aynı durumdaydık. Yatırımcılar bizi, masa başındaki
reytingcilerin değerlendirdiğinden daha kıymetli değerlendiriyordu.
Mesela global dalgalanma olduğunda biz bundan iskontolu
etkileniyorduk, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı, fon akışı
varsa biz bundan çarpan etkisiyle etkileniyorduk” diye konuştu.
Bütün bunları sağlayan bütçe açığının GSYİH’ya oranının düşük
tutulması, Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun GSYİH’ya oranı,
enflasyon ve sağlam bankacılık sistemi olmak üzere dört değişken
bulunduğunu ifade eden Bali, “Biz bu dört unsurda oluşan bazı
tahribatları tamir edeceğiz. Çare budur, yapılması gerekenler budur.
Yapılmaya çalışılanların da bu olduğunu düşünüyorum. Bu sadece
otoritenin işi değil. Bu işin paydaşı olan her tarafın kendi
faydaları, kendi çıkarları, kendi doğruları ve bu ülkenin doğrusu
açısından da olması gereken budur” dedi.

“Donuk alacaklar ve yakın izlemedeki kredilerin tamamının zarar
olduğunu söylemek bu işten anlamamak demektir”

Bankacılık sektöründe donuk alacaklar rakamının toplam 152 milyar
TL olduğunu, yakın izlemedeki 382 milyar TL ile birlikte donuk
alacaklar ve yakın izlemenin toplamda 534 milyar Türk Liralık bir
büyüklüğe işaret ettiğini belirten Bali, “Bunların tamamının zarar
niteliğinde olduğunu söylemek, bu işten anlamamak demektir.
Uluslararası bankacılık standartlarına paralel bir şekilde kredi
riskinde belirgin bir artışa işaret eden emareler ortaya çıktığında,
biz bunları yakın izlemeye alıyoruz ve bunlara göre karşılık
politikaları uygulanıyor. Şu anda yakın izlemeye alınan kredilerin
yaklaşık yarısı yeniden yapılandırılmış vaziyette ve ödemeleri
gecikmiş kısmı da sınırlı miktarda. Bunun önemli bir veri olduğunu
düşünüyorum” diye konuştu.
Şu anda sektör genelinde %75 olan donuk alacaklar için karşılık
seviyesinin Avrupa’da %45 olduğunu, yakın izleme için Türkiye’de %15
olan oranın da Avrupa’da %6 seviyesinde bulunduğunu aktaran Bali,
şöyle konuştu: “Tecrübe olarak geriye doğru data incelendiğinde, yakın
izlemedeki kredilerin kabaca %20’sinin sorunluya intikal ettiğine dair
projeksiyonlar var. Bunları düşündüğünüz zaman, ‘Biz böyle bir sorunla
karşılaştığımızda ne yapacağız?’ diyeceğimiz durumda değiliz.
Yapacağımızı yapmış durumdayız. Ben şahsen tecrübe olarak bunu
yönetebileceğimize inanıyorum. Yeter ki ekonomik iklim, bunu
bozabilecek bir etki yapmasın.”
Adnan Bali, Bankanın Mart ayı sonunda yapılacak Genel Kurulu’nda
Genel Müdürlük görevinden ayrılacak olmasına dair de şunları söyledi:
“İş Bankası, kurallarla yönetilen bir kurum. Bizde prensip olarak
icrai görevlerde 35 yıl çalışma kuralı vardır. Bu 35 yılı
tamamladıktan sonra icrai göreve devam edemezsiniz. Varsa tecrübeniz,
farklı şekillerde kuruma sunmaya devam edersiniz. Onun da bizde
kuralları var. Yönetim Kurulu’nda benimsenmiştir. Bu çerçevede ben de,
1986 yılı Aralık ayında Bankaya girmiştim, 34 yılımı tamamladım, Genel
Kurul’da ayrılmanın tarih olarak çok şık olacağını düşündüğümden,
böyle bir tablonun felsefesine de inandığım için ayrılma kararı aldım.
Genel Kurul’da uygun görülürse, takdir edilirse Yönetim Kurulu’nda
görev yapmaya devam edeceğim. Kanaatimce günlük hayatın çok yoğun
temposunun dışında ve daha üstten bir çalışma biçiminin imkânlarına
eriştiğimde de kurumum için daha yaratıcı çalışmalar yapabilirim.”

Foreks Haber Merkezi ( haber@foreks.com )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey




'
18:059.525
Değişim :  0,00% |  0,00
Açılış :  9.565  
Önceki Kapanış :  9.525  
En Düşük
9.476
En Yüksek
9.602
imkb grafik
BIST En Aktif Hisseler18:05
DERIM 46,42 54.246.959 % 10,00  
SNICA 41,80 331.575.716 % 10,00  
SELGD 60,50 127.585.318 % 10,00  
BEYAZ 27,30 151.754.191 % 9,99  
GSRAY 8,93 904.141.603 % 9,98  
18:05 Alış Satış %  
Dolar 32,5818 32,8267 % 1,08  
Euro 34,4217 35,3241 % 1,70  
Sterlin 40,1647 40,3660 % -0,15  
Frank 35,6015 35,7799 % 0,41  
Riyal 8,6222 8,6654 % -0,01  
18:05 Alış Satış %  
Gümüş ONS 28,35 28,38 % 0,66  
Platin 943,64 944,99 % 0,66  
Paladyum 1.025,90 1.029,76 % 0,66  
Brent Pet. 88,96 88,96 % 0,66  
Altın Ons 2.390,57 2.391,06 % 0,66